KAHVENİN TARİHÇESİ


Kahve ilk defa Habeşistan Kaffa'da keçi otlatan "Khaldi" adında bir kız tarafından bulunmuştur. Çoban, keçilerin kahve ağacından yemiş yedikten sonra hareketlerinde bir farklılık ve enerji olduğunu gözlemlemiştir. Bunu köyüne gelince köy halkına anlatmıştır. Köy halkı da kahve çekirdeklerini toplayıp değişik şekillerde kullanmaya başlamışlardır.

Osmanlı Devleti'nde ise 16. yüzyılda Yemen Valisi Özdemir Paşa, padişaha kahve göndermiştir. Böylelikle Türkler kahve ile tanışmıştır. Avrupalıların kahve ile tanışması da 16. Yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman'ın Viyanayı kuşatması ile olmuştur. Kuşatmanın başarısız olması ile Osmanlı ordusu geri çekilmiş ve 500 çuval kahve Viyana önlerinde kalmıştır. Kimi çuvallar Tuna Nehrine dökülmüş, kimileri ise yakılmıştır. Yakılan çuvallardan yayılan kokuyu tanıyan bir devlet çalışanı kahveyi Viyanalılara tanıtmıştır.


Brezilya kahve plantasyonlarına gelince İngiliz bir kadın iki kahve fidesini alıp Güney Amerika'ya götürmüştür. Biri yolda kuruken diğer fideyi kendi içme suyu ile canlı tutarak Güney Amerika kıtasını kahve ile tanıştırmış, kahve üretimine başlanmasını sağlamıştır.

Kahve ekvatorun kuzey ve güneyinde, sıcak ve bol yağışlı iklimde yetişmektedir. Hava değişiklikleri,don olayları bitkiyi olumsuz etkilemekte ve bir daha meyve vermesini engellemektedir. Dolayısı ile tropik iklim dışında başka bir ortamda yetiştirilememektedir. Nitekim Mersin ilimizde kahve ağacı dikilmiş, tutmuş fakat meyve vermemiştir. Kahvenin ilk vatanı Habeşistan ve Yemen olarak bilinmektedir ancak şu anda Güney Amerika'da Java ve Sumatra adalarında, Paraguay, Arjantin, Kolombiya, Meksika, Venezuella, Peru, Bolivya gibi ülkelerde yetiştirilmekte ve dünyaya satılmaktadır. Dünyada kahve en çok Brezilya'da yetişmekte ve Brezilya kahvesinin kalitesi bilinmektedir.